Yazmı yazma güçlüğü
Yazı yazma becerisinin kazanılamaması durumu ortada bir öğrenme güçlüğü
olduğuna dair ipucu verebilir. Disgrafi olarak adlandırılan bu güçlük,
çocukların herhangi bir yazı gereci ile yazma becerisini olumsuz yönde
etkilemektedir. Bu etki sadece yazı yazma ile sınırlı kalmamakta, makas
kullanımı, düğme ilikleme gibi becerileride olumsuz yönde etkilemektedir. Aşağıda,
yardımcı olması açısından disgrafiyi tespit etmeye yönelik bazı maddeler
sıralanmıştır. Çocuğunuzun aşağıda sıralanan maddeleri deneyimlemesi durumunda
bir değerlendirme yapılması faydalı olacaktır.
- Uygun olmayan kalem tutuşu ve vücut pozisyonu
- Okunaksız el yazısı, farklı boyutlarda yazılan harfler
- Eksik yazılmış kelimeler ve cümleler
- Uzun süre yazı yazmamak
- Yazı yazmaya veya resim yapmaya karşı dirençli olmak
- Kağıt üzerinde organize olamamak
Yazı yazma süreci nasıl
gerçekleşir?
Yazı yazma sürecinin gerçekleşebilmesi için gerekli olan bu karmaşık
sürece daha yakından bakarsak, bu becerinin kazanılabilmesi için farklı türden
bilgiyi barındıran birçok işlem aşaması sıralanmalıdır. İnce motor
kasların gelişiminin, yazı yazma becerisinin kazanılmasında büyük bir etkiye
sahip olmasının yanında dikkat, hafıza ve dil bilimi gibi etkenlerinde bu
becerinin kazanılmasındaki etkileri büyüktür. Birinci aşama olarak, soyut
olarak bir harfin nasıl yazılacağına dair olan bilginin öğrenilmesinin ardından,
hatırlanması ve zihinden çağrılması gerekmektedir. Daha sonra ki aşama ise
yazılacak olan yazının boyutu, hızı, sürekliliği gibi yazı değişkenlerinin
motor kaslara iletilmesidir. Bu bilgilerin motor kaslara iletilmesiyle, yazı
yazmak için kaleme uygulanması gereken baskı belirlenir ve yazı yazma süreci
başlar.
Çocukların okula hazırlık süreci
Öğrencinin
tıpkı ebeveynleriyle geçirdiği zaman gibi evinde geçirdiği zaman da tatil
dönemine oranla değişiklik gösterecektir. Bu konuda çocuğu bilgilendirin ve
evinde zaman geçirmesine yardımcı programlarla destek olun.
Okul
belirli disiplin ve otorite değişikliklerini de beraberinde getirir. Okul
başlayana kadar anne-baba çocuğun hayatındaki otorite mercileriyken okulun
açılması ile otorite yerini öğretmene bırakır. Bu süreçte çocuğunuza destek
olun ve onu öğretmenini dinlemesi yönünde hazırlayın.
Okulların
açılması ile birlikte ilgi merkezinde de bölünmeler olacaktır. Öğrenci o güne
kadar evin odak noktasıyken, odak ve ilgiyi okulda arkadaşlarıyla paylaşmak zorundadır.
Okula
uyum sürecinde en çok rastlanan durumlardan biri de öğrencinin okul ortamına
karşı duyduğu kaygılardır. Öğrenci ebeveynlerinin kendilerini okuldan alıp
almayacakları; okula gelip-gelmeyecekleri; servisi kaçırıp okulda kalırım
korkusunu yaşarlar. Yine aynı süreçte öğrencinin yapmadığı davranışları yaptığı
da gözlemlenebilir. Öğrenci, okula uyum sürecinde ağlama nöbetlerine
kapılabilir, altına kaçırabilir, iştah kaybı, uyku bozuklukları gibi
davranışları sergileyebilir. Böylesi bir durum ile karşılaşıldığında
ebeveynlerin sakinliğini koruması, destekçi ve yardımcı olması önemlidir. Bu
süreçte yapılacak en yanlış hareket çocuğu diğer öğrencilerle karşılaştırarak,
arkadaşlarını örnek göstermektir. Süreci nasıl yöneteceğiniz konusunda bilgi
sahibi değilseniz eğer konunun uzmanlarından destek almanızı öneririm. Bu
alanda rehberlik ve psikolojik destek sağlayan kurumlara müracaat etmek ve
süreci birlikte yönetmek en doğrusu olacaktır.
Yorumlar
Yorum Gönder